Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi
Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep Muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!
Âlem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu:
Çiğnendi harîm-i pâk-i Şer'in;
Nâmûsa yabancı mahrem oldu!
Beyninde öten çanın sesinden
Binlerce minâre ebkem oldu.
Allah için, ey Nebiyy-i Ma'sûm,
İslâm'ı bırakma böyle bîkes,
İslâm'ı bırakma böyle mazlûm.
Mehmet Akif ERSOY
Çıkıp gitsem diyorum şimdi bir gece
Hiç kimse bilmese yerimi
Ne olur yaşasam gönlümce
Yeni baştan çocukluk günlerimi
YAVUZ BÜLENT BAKİLER
BEYAZ DİLEKÇE
Rahman Ve Rahim Olan Adına Sığınarak,
Açtım İki Elimi, Kor Gibi İki Yaprak.
Bir Edep Ölçeğinde Umutlu Ve Utangaç,
İşte Dünya Önünde, Benim Ruhum Sana Aç.
Bu Seyriyen Ellerle, Senden Seni İsterim,
Senden Seni İsterken, Canımdan Çıkar Tenim.
Sana Âşık Ruhumdur, Merceği Yakan Işık
Gözlerim, Cemalini Görmeden De Kamaşık
Bir Mirasyediyim Ben, İflasın Eşiğinde,
Hep Sabırla Çürüyor, İhlas Bileşiğinde.
Kimin Kimlik Ararken, Hem Güler Hem Ağlarım
Yükseklerden Dökülen, Sular Gibi Çağlarım.
Çok Tuzlu Bir Denizim, Her Anım Med ve cezir,
Sana Âşık Olalı, Yüreğim Kutla Esrir.
Döşeğim Kara Toprak, Yorganım Kara Bulut,
Ben Seninle Doluyken, Vurgun Yapamaz Umut.
Her İnsan Günah İşler, Senden Saklanır Mı Sır?
Tövbe Dilekçesiyle Sırttan Kalkar Bu Nasır.
Kainatı Yarattın, Donattın, Rızk Verdin,
Kimine Sonsuz Körlük, Kimine Işık Verdin.
Yanlış Adım Atmayın! , Diye İndi Her Kitap,
Sana Açılan Eli, Geri Çevirmezsin Rab.
Ulu Birsin, Sineden Peygamberler Gönderdin,
Gök Yüzüne Yıldızlar, Yere Çiçekler Serdin.
Senden Önce Bir Sen Yok, Kâinatta İlk Sensin!
Bu Kâinat Bir Meta, Hepsine Malik Sensin!
Rabbim Seni Tanıyan, Bilir Doluyu Boşu.
Kapına Geldi İşte, Yorgun Bir Aşk Sarhoşu.
Garibim, muzdaribim Ama Umutsuz Değil,
Seninle Dost Olanlar, Cihanda Mutsuz Değil,
Kulunun Kurbanıyım, Rabbim Senin Mülkünde,
Garip Kulun, lütfeyle Gülümse Dilekçeme.
Senin İçin Verince, Verenin Feyzi Artar,
Gönülden Bir Sadaka, Dağca Bir Ömrü Tartar.
Kainatta Ne Varsa, Hepsinin Zikrinde Sen!
Hamd Ve Şükür Sanadır, Her Şey Seninle Esen!
Sen Ki Sana Geleni, Çevirmezsin Eli Boş,
Âşık Boşa Dememiş: Lütfûn da Kahrın da Hoş!
Bir Beyaz Dilekçedir, Sana Her Yalvarışım,
İmanımla Amelim, Hem Perdem, Hem Nakışım.
Çalı Bile, Kendine Sığınan Kuşu İtmez,
Sen Gafursun, Azizsin, Senin Keremin Bitmez!
Geldim İşte Kapına, Kul Senden Irak Olmaz
Sana Adanmamışsa, Yürekte Yürek Olmaz!
Her Müslüman Bir Kartal, Vurulur Da Pesetmez,
Oruçtan Tad Alanlar, Kemik Peşinde Gitmez.
Bezm-İ Elest'te Sana, Secde Eden Ruh İçin;
Verdiğin Söze Sadık, Doğru Giden Ruh İçin:
Hiç Kimseyi Vatansız, Milletini Devletsiz,
Gönülleri Sevdasız, Şehirleri Mabetsiz;
Bayrakları Rüzgârsız, Ocakları Ateşsiz
Bırakma Ulu Rabbim, Asi Kul Değiliz Biz.
Benden Önce Esirge, Muhammet Ümmetini,
Esen Gitsin Her Kervan, En Sona Ula Beni!
Kâinat Bir Mozaik, Her Şeye Sahip Allah!
Ey Gizli Ve Aşikâr, Her Derde Tabip Allah! ...
Bahattin Karakoç
KÖYE GİDELİM
Köyden ayrılırken büyük umuttuk
Düştük meşakkate köyü unuttuk
Bin bir çileyle bir mekân tuttuk
Gelin dostlar gelin köye gidelim
**********************
Ankaradan çıkan yollar uzanır
Gönül her pınardan suyunu alır
İnsan ah ederse Bağdata varır
Gelin dostlar gelin köye gidelim
************************
Yerköyden Yozgattan Çamlık dağından
Soğuk su içeriz akan pınarlarından
Yeşil ormanların kenarlarından
Gelin dostlar gelin köye gidelim
*************************
Kalkıp Kırıkkaleden ilerleyelim
Güzel Güzelyağlıda mola verelim
Geç kalmadan Bacılıda inelim
Gelin dostlar gelin köye gidelim
*************************
Birlik meşalesi yansın içinde
Bunu görüyorum senin gözünde
Kendimize yakışacak biçimde
Gelin dostlar gelin köye gidelim
**************************
Gelemezsem selam söyle dostlara
Şahit oldum gözden akan yaşlara
İmrendim oyana uçan kuşlara
Gelin dostlar gelin köye gidelim
*************************
Seslendim kuşlara biraz bekleyin
Köyde kalanlara bir haber verin
Bizi soranlara selam söyleyin
Gelin dostlar gelin köye gidelim
************************
Yerköye varınca bayrak açalım
İçinden bir şenlik ile geçelim
Yerköy Şelinde de çayımızı içelim
Gelin dostlar gelin köye gidelim
*************************
Bacılı Köyü adına bir dernek kurduk
Onun sayesinde birliği bulduk
Buna sevinirken hep gurur duyduk
Gelin dostlar gelin köye gidelim
**************************
Güzel olur bizim köyün havası
Orman arasında güzel ovası
Tadına doyum olmaz böyle sefası
Gelin dostlar gelin köye gidelim
**************************
Bacılının özlemi çabuk ulaşmak
Enginlere inip dağlara ulaşmak
Salaha çıkıp biraz dolaşmak
Gelin dostlar gelin köye gidelim...
Başkan Kamil KOÇAK
SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..
Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
İLKBAHARDA KÖYÜMÜZ
Toprak kokar ince ince yağmur yağar,
Doyamam ilkbaharda yağmurun sesine,
Toprak kokusunu çiçekler ararken,
Doyamam ilkbaharda köyüme.
Bahar gelince meleşir kuzular,
Çayır,çimene bürünür yazılar,
Yağmur yağmazsa yüreğim sızlar.
Doyamam ilkbaharda köyüme.
Bülbüller öter güllere karşı.
Mor menekşe,sümbül birbiriyle yarışır,
Yağmur kokusuna gönlüm alışır.
Doyamam ilkbaharda köyüme.
Çiçeklerin kokusu içime açar.
Bahçede,bağda kelebek uçar.
Her çiçekten arı balını içer.
Doyamam ilkbaharda köyüme.
Kul Kamil yağmur altında dolaşır,
Kekik kokusu burnuma ulaşır,
Gül çiçeğe,çiçek güle dolaşır.
Doyamam ilkbaharda köyüme.
Başkan Kamil KOÇAK
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var, uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.
Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.
Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
Ahmet Kutsi TECER
Bir garip aşğım Ey Yar senden dönmezem
Hançer ile yüreğimi yar senden dönmezem
Ger beni yandırsalar toprağımı savursalar
Külüm oddan kavursalar Settar senden dönmezem
AŞIK NESİMİ
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler bu hayalleri de, er geç silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecek
MEHMET AKİF ERSOY